ZİLE BELPINAR KÖYÜ
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
Arama
 
 

Sonuç :
 


Rechercher çıkıntı araştırma

En son konular
» iki tüneliniz olur
Yunus Emre EmptyPerş. 29 Tem. 2010, 12:10 tarafından kızıldeli

» ŞEREFSİZ BİLET ALMIYOR Kİ.......
Yunus Emre EmptyPerş. 29 Tem. 2010, 12:07 tarafından kızıldeli

» normal bir insan
Yunus Emre EmptyPerş. 29 Tem. 2010, 12:04 tarafından kızıldeli

» Bagcikli midur?
Yunus Emre EmptyPerş. 29 Tem. 2010, 12:03 tarafından kızıldeli

» abi hırsızı yakalad
Yunus Emre EmptyPerş. 29 Tem. 2010, 12:01 tarafından kızıldeli

» Aptallar değil
Yunus Emre EmptyPerş. 29 Tem. 2010, 12:00 tarafından kızıldeli

» geveze
Yunus Emre EmptyPerş. 29 Tem. 2010, 11:59 tarafından kızıldeli

» süpriz oynadum olum
Yunus Emre EmptyPerş. 29 Tem. 2010, 11:58 tarafından kızıldeli

» Eyvah havada kalduk.
Yunus Emre EmptyPerş. 29 Tem. 2010, 11:57 tarafından kızıldeli

Tarıyıcı
 Kapı
 Indeks
 Üye Listesi
 Profil
 SSS
 Arama
Istatistikler
Toplam 42 kayıtlı kullanıcımız var
Son kaydolan kullanıcımız: şanssız

Kullanıcılarımız toplam 283 mesaj attılar bunda 213 konu

Yunus Emre

Aşağa gitmek

Yunus Emre Empty Yunus Emre

Mesaj tarafından sonyilmaz Perş. 08 Ocak 2009, 14:33

Yunus Emre hakkındaki bilgiler kesin olmamakla beraber 1238 yılında doğduğu ve 1320’de hakka yürüdüğüdür şeklindedir. Anadolu’nun bir çok bölgesinde Yunus Emre’ye ait olduğu iddia edilen mezarlar vardır. Her ne kadar bazıları gizlemeye çalışsa da Yunus Emre bir Alevidir. Sanatıyla, düşüncesiyle kendinden sonraki kuşakları etkileyecek kadar büyük bir kişilik Yunus Emre, bu kişiliğe giden yolda ilk dersi büyük Alevi önderi Hacı Bektaşı Veli’den almıştır.
Yunus Emre Anadolu’da hüküm süren Selçuklu devletinin halkı zulüm altında tuttuğu, baskılar uyguladığı ve bir de durmaksızın yinelenen Moğol saldırılarının olduğu bir dönemde yaşamıştır. Bu dönemde bir de kıtlık olunca Anadolu insanı daha da perişan oldu. Perişan olanlardan biri de Yunus Emre’ydi. Hacı Bektaşı Veli’nin yapıtlarından "Vilayetname"’de geçen anlatıma göre Yunus Emre bu kıtlık olan yılda köyünden yola çıkarak ulu Hünkâr Hacı Bektaşı Veli’nin dergâhına varıp biraz buğday isteyecekti. Giderken eli boş gitmemek için yolda heybesine alıç doldurdu. Ulu
Hünkâr’ın huzuruna varıp halini anlattı. Bir kaç gün misafir kaldıktan sonra gitme vakti gelmişti. Hünkâr, Yunus’a şöyle dedi: "Buğday mı verelim nefes mi?" Yunus: "Nefesi ne edeyim, eşim çocukların aç bana buğday verin." Bunun üzerine Yunus’a buğday verdiler. Yunus dergâhtan ayrılınca yaptığı hatayı fark etti ve tekrar dergâha döndü. Halifeler durumu Hünkâr’a bildirdiler, o da: "Biz kilidin anahtarını Tapduk Emre’ye sunduk. Varsın ondan nasibini alsın." dedi. İşte asırlardır güncelliğini ve derinliğini koruyan Yunus Emre kişiliğinin başlangıç noktası burasıdır. Yunus bundan sonra yıllarca Tapduk Emre’nin dergâhında emek verir. Bu aynı zamanda eğitimdir de. Bu eğitim sonucu öğrendiklerini insanlarla paylaşmak için bütün Anadolu’yu gezer.

YUNUS EMRE’NİN DÜŞÜNCELERİ

Yunus Emre, vahdet-i vücut (varlığın birliği) öğretisine ulaşan bir tasavvuf felsefi yorumunu benimsemiştir. Vahdet-i vücut felsefesine göre; "Tanrıdan başka varlık yoktur. Var olan her şey onun çeşitli biçimlerde görünmesidir".
Yunus Emre şiirlerinde insan, Tanrı, varlığın birliği, sevgi, yaşama sevinci, barış, ölüm, olgunluk, alçakgönüllülük gibi konuları dillendirmiştir. Bütün bu kavramları insanların anlayabileceği sözcüklerle yalın bir şekilde belirtmiştir.Yunus Emre’ye göre insan bir sevgi varlığıdır. Yunus Emre sevgiyi Tanrı ve onun yarattığı tüm varlıklara karşı diye yorumlar. "Yaratılanı severiz yaratandan ötürü". Sevginin amacı yüce yaratıcıyla bütünleşmektir. Sevginin olduğu yerde öfke, kırgınlık, kızgınlık olmaz. Sevginin değerini yalnız seven bilir. Sevmek bilgelik, emek, olgunluk ister. Tanrı ışığından mahrum kalmış bir gönülde sevginin yeri yoktur. Bütün varlıkları (yaratılanları) birbirine bağlayan, onları tanrısal evrene yönelten sevgidir. Yaşamak belli nesnelerle (eşyalara) sahip olmak, sadece gelip geçici varlıklar edinmek için çırpınmak değildir. Böyle bir yaşam biçimi insanı sevgiden dolayısıyla yüce yaratıcıdan uzaklaştırır.
Yunus Emre’ye göre gerçekte ölüm yoktur. Ölüm ruhun bedenden ayrılıp yaratıcısına dönmesidir. Bu nedenle ölüm ruhla beden arasında bir ayrılıktır. Yunus Emre’yi anlamak, ondaki derin sevgiyi çözmek günümüzde yaşanan sorunları da çözmek anlamına gelir.
sonyilmaz
sonyilmaz

Mesaj Sayısı : 91
Yaş : 47
Nerden : istanbul
Kayıt tarihi : 08/01/09

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Sayfa başına dön


 
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz