Arama
En son konular
En iyi yollayıcılar
kızıldeli | ||||
sonyilmaz | ||||
FATOŞ | ||||
tokatlı önder | ||||
barkeles | ||||
bilgen_yilmaz | ||||
Admin | ||||
huseyinkeles | ||||
banukeles |
Istatistikler
Toplam 42 kayıtlı kullanıcımız varSon kaydolan kullanıcımız: şanssız
Kullanıcılarımız toplam 283 mesaj attılar bunda 213 konu
Ali Ekber Çiçek
1 sayfadaki 1 sayfası
Ali Ekber Çiçek
Ali Ekber Çiçek: "On dört bin yıl pervanikte gezdim"
O, güneşe elini uzatıp, ateşten bir tutam ışık almak isteyen pervanelerin, imkansızı isteyenlerin öncülerindendi. O, belki de bu nedenle, müthiş parçası Haydar Haydar’a “on dört bin yıl gezdik pervanelikde” diye başlamıştı.
’’Haydar’’ Alevi öğretisindeki önemli sıfatlardan biri, asla her önüne gelene ’’Haydar’’ denmez. Halkın ‘’Haydar’’ı olmak ‘’haydarlaşmak’’ kolay değildir... ’’Haydar’’ın bir yanında yiğitlik, gözüpeklik ve cesurluk varken, diğer yanında bilgelik vardır, ışığın peşinden, ‘’imkansızın’’ peşinde koşmak, ‘’insanı insan etmek’’ vardır. Mal zenginliğinden üstün olan gönül zenginliği, enginlik vardır. Bu anlamıyla da her ’’Haydar’’ aynı zamanda ışık peşinde koşan hümanizm donuna bürünmüş bir derviştir…
O, güneşe elini uzatıp, ateşten bir tutam ışık almak isteyen pervanelerin, imkansızı isteyenlerin öncülerindendi. O, belki de bu nedenle, müthiş parçası Haydar Haydar’a “on dört bin yıl gezdik pervanelikde” diye başlamıştı.
On dört bin yıl gezdik pervanelikte
Sıtkı ismin duymun divanelikte
İçtim şerbetini mesthanelikte
Kırkların ceminde dara düş oldum
Kırkların ceminde
Haydar Haydar Haydar Haydar
Haydar Haydar Haydar Haydar
Haydar dost dara düş oldum
Çarşamba günü O’nu yitirdik. Yaşadığı 71 yılın hemen hemen tamamında ışığın peşinde olan, onun etrafında pervane olan Türk Halk Müziği’nin ve Alevi müziğinin büyük ustası Ali Ekber Çiçeği yitirdik. Ali Ekber Çiçek’le birlikte on dört bin yıldır ışığın peşinde pervane olanlarda böylece önemli sözcülerinden birini yitirdiler...
Bütün hayatı boyunca ‘’gönül zenginliği’’ni öne çıkaran, ışığın etrafında pervane olan Ali Ekber Çiçek hayatını kendi cümleleri ile şöyle özetliyor: ''Gerçekleri göstermek, gerçeğe kavuşmak ve gerçeği olduğu gibi insanlara anlatmak için çalışmış bir insanım. Cahilden uzak, kâmile yakın oldum; büyüklerime saygı ile, küçüklerime sevgiyle yaklaştım. Konuşulan her kelâmı ibadet gibi dinledim, kimseyi acizlik ve bilgisizlikle itham etmedim. Hayatım boyunca hiçbir maddi menfaat sağlamadan, insanların duygularını sömürmek gibi bir yanlışlığa meydan vermedim...’’
Bu kadar ‘’insan’’ olan Ali Ekber Çiçek’in ölümü sonrası, yazılı ve görsel basında verilen haberlere, kendisi için yapılan ‘’Uğurlama Törenleri’’ne bakınca, canımızı acıtsa da Türkiye’nin çok büyük bir değerini yitirdiğinin farkında olmadığını söylemek gerekiyor... Oysa, O, hem genel olarak halk müziğinde, hem de Alevi müziğinde ulusal ve uluslararası düzeyde bir otoriteydi. Halk müziğinde yaşayan en büyük otorite Arif Sağ da ‘’Uğurlama Töreni’’nde bunu şöyle ifade ediyor: ‘’o olmasaydı, bizler türkülerimizi bu kadar kolay söyleyemezdik.’’
Halk müziğinin ve Alevi deyişlerinin, türkülerinin yaygınlaşmasında da çok belirleyici bir rol oynayan Ali Ekber Çiçek’e basında yeterli ilginin gösterilmemesi ciddi bir haksızlıkken, cenazesinin de son nefesini verdiği saatten yalnızca 9 saat sonra apar topar, kaçırılırcasına kaldırılması da hem o’na, hem de sevenlerine karşı yapılmış büyük bir haksızlıktır. Ali Ekber Çiçek’in cenazenin hiç bekletilmeden ‘’apar-topar’’ kaldırılmasına rağmen ‘’Uğurlama Töreni’’ne katılan birlerce kişi, bir yanıyla Ali Ekber Çiçek’e olan sevgilerinin büyüklüğünü gösterirken, diğer yanıyla belki de ortadaki duyarsızlığı protesto ediyorlardı...
Sevgili usta, Ali Baba rahat uyu, hiç bir güç, ışığın etrafında dönen pervaneleri yoketmeye yetmez...
O, güneşe elini uzatıp, ateşten bir tutam ışık almak isteyen pervanelerin, imkansızı isteyenlerin öncülerindendi. O, belki de bu nedenle, müthiş parçası Haydar Haydar’a “on dört bin yıl gezdik pervanelikde” diye başlamıştı.
’’Haydar’’ Alevi öğretisindeki önemli sıfatlardan biri, asla her önüne gelene ’’Haydar’’ denmez. Halkın ‘’Haydar’’ı olmak ‘’haydarlaşmak’’ kolay değildir... ’’Haydar’’ın bir yanında yiğitlik, gözüpeklik ve cesurluk varken, diğer yanında bilgelik vardır, ışığın peşinden, ‘’imkansızın’’ peşinde koşmak, ‘’insanı insan etmek’’ vardır. Mal zenginliğinden üstün olan gönül zenginliği, enginlik vardır. Bu anlamıyla da her ’’Haydar’’ aynı zamanda ışık peşinde koşan hümanizm donuna bürünmüş bir derviştir…
O, güneşe elini uzatıp, ateşten bir tutam ışık almak isteyen pervanelerin, imkansızı isteyenlerin öncülerindendi. O, belki de bu nedenle, müthiş parçası Haydar Haydar’a “on dört bin yıl gezdik pervanelikde” diye başlamıştı.
On dört bin yıl gezdik pervanelikte
Sıtkı ismin duymun divanelikte
İçtim şerbetini mesthanelikte
Kırkların ceminde dara düş oldum
Kırkların ceminde
Haydar Haydar Haydar Haydar
Haydar Haydar Haydar Haydar
Haydar dost dara düş oldum
Çarşamba günü O’nu yitirdik. Yaşadığı 71 yılın hemen hemen tamamında ışığın peşinde olan, onun etrafında pervane olan Türk Halk Müziği’nin ve Alevi müziğinin büyük ustası Ali Ekber Çiçeği yitirdik. Ali Ekber Çiçek’le birlikte on dört bin yıldır ışığın peşinde pervane olanlarda böylece önemli sözcülerinden birini yitirdiler...
Bütün hayatı boyunca ‘’gönül zenginliği’’ni öne çıkaran, ışığın etrafında pervane olan Ali Ekber Çiçek hayatını kendi cümleleri ile şöyle özetliyor: ''Gerçekleri göstermek, gerçeğe kavuşmak ve gerçeği olduğu gibi insanlara anlatmak için çalışmış bir insanım. Cahilden uzak, kâmile yakın oldum; büyüklerime saygı ile, küçüklerime sevgiyle yaklaştım. Konuşulan her kelâmı ibadet gibi dinledim, kimseyi acizlik ve bilgisizlikle itham etmedim. Hayatım boyunca hiçbir maddi menfaat sağlamadan, insanların duygularını sömürmek gibi bir yanlışlığa meydan vermedim...’’
Bu kadar ‘’insan’’ olan Ali Ekber Çiçek’in ölümü sonrası, yazılı ve görsel basında verilen haberlere, kendisi için yapılan ‘’Uğurlama Törenleri’’ne bakınca, canımızı acıtsa da Türkiye’nin çok büyük bir değerini yitirdiğinin farkında olmadığını söylemek gerekiyor... Oysa, O, hem genel olarak halk müziğinde, hem de Alevi müziğinde ulusal ve uluslararası düzeyde bir otoriteydi. Halk müziğinde yaşayan en büyük otorite Arif Sağ da ‘’Uğurlama Töreni’’nde bunu şöyle ifade ediyor: ‘’o olmasaydı, bizler türkülerimizi bu kadar kolay söyleyemezdik.’’
Halk müziğinin ve Alevi deyişlerinin, türkülerinin yaygınlaşmasında da çok belirleyici bir rol oynayan Ali Ekber Çiçek’e basında yeterli ilginin gösterilmemesi ciddi bir haksızlıkken, cenazesinin de son nefesini verdiği saatten yalnızca 9 saat sonra apar topar, kaçırılırcasına kaldırılması da hem o’na, hem de sevenlerine karşı yapılmış büyük bir haksızlıktır. Ali Ekber Çiçek’in cenazenin hiç bekletilmeden ‘’apar-topar’’ kaldırılmasına rağmen ‘’Uğurlama Töreni’’ne katılan birlerce kişi, bir yanıyla Ali Ekber Çiçek’e olan sevgilerinin büyüklüğünü gösterirken, diğer yanıyla belki de ortadaki duyarsızlığı protesto ediyorlardı...
Sevgili usta, Ali Baba rahat uyu, hiç bir güç, ışığın etrafında dönen pervaneleri yoketmeye yetmez...
sonyilmaz- Mesaj Sayısı : 91
Yaş : 47
Nerden : istanbul
Kayıt tarihi : 08/01/09
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Perş. 29 Tem. 2010, 12:10 tarafından kızıldeli
» ŞEREFSİZ BİLET ALMIYOR Kİ.......
Perş. 29 Tem. 2010, 12:07 tarafından kızıldeli
» normal bir insan
Perş. 29 Tem. 2010, 12:04 tarafından kızıldeli
» Bagcikli midur?
Perş. 29 Tem. 2010, 12:03 tarafından kızıldeli
» abi hırsızı yakalad
Perş. 29 Tem. 2010, 12:01 tarafından kızıldeli
» Aptallar değil
Perş. 29 Tem. 2010, 12:00 tarafından kızıldeli
» geveze
Perş. 29 Tem. 2010, 11:59 tarafından kızıldeli
» süpriz oynadum olum
Perş. 29 Tem. 2010, 11:58 tarafından kızıldeli
» Eyvah havada kalduk.
Perş. 29 Tem. 2010, 11:57 tarafından kızıldeli